ytQr7i0. MAHKEMESİ Adana 4. Asliye Hukuk Mahkemesi TARİHİ 19/10/2012 NUMARASI 2011/339-2012/537 Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar ve davalı M.. Y.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü -KARAR- Bu yazımızda yer alan konu başlıkları şu şekildedir Davacının İddiası ve TalebiDavalının SavunmasıYargılama NeticesiDavacının İddiası ve Talebi Davacı vekili, davalı borçlu M.. Y..’ın aleyhine açılan boşanma davası sonucu hükmedilen nafaka ve tazminat alacağının tahsilini imkansız hale getirmek amacıyla tanzim vadeli TL senet karşılığı davalı İ.. B..’e muvazaalı olarak borçlandığını, davalı İsmail’in muvazaalı borç senedine dayalı olarak Adana 6 İcra Müdürlüğünün 2010/11134 sayılı dosyası ile takip yaptığını, borçlunun adına kayıtlı taşınmaza haciz koyduğunu, taşınmazın satış aşamasında olduğunu, davalılar arasında ticari bir ilişki bulunmadığını, zamanaşına uğrayan senet hakkında borçlunun itiraz etmediğini, satış aşamasındaki taşınmazla ilgili davacılar tarafından yapılan hacze ilişkin borçlunun meskeniyet iddiasında bulunmasına rağmen davalı İsmail’in yaptığı hacze ilişkin borçlunun itiraz etmediğini belirterek davalılar arasındaki senet ve bu senede istinaden yapılan takip işlemlerinin muvazaa olması nedeniyle iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalının Savunması Davalı borçlu M.. Y.. vekili davanın reddini savunmuştur. Davalı İ.. B.. vekili, davacıların hukuki menfati bulunmadığını belirterek davanın reddini, %40 icra inkar tazminatının davacılardan tahsilini savunmuştur. Yargılama Neticesi Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre, davacıların iddia ve delillerinin soyut nitelikte kaldığı, davalılar arasındaki senet ve işlemlerin yasanın kendilerine verdiği hakların kullanımı kapsamında resmi merci ve mahkeme tarafından denetimden geçirilip değerlendirilmiş işlekler olduğu gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar ve davalı M.. Y.. vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava TBK’nun 19 maddesi gereğince muvazaalı senet ve bu senede dayalı olarak yapılan icra takibinin iptali istemine yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir. Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın dava konusu şeyin aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. Somut olayda, davacılar Adana Hukuk Mahkemesinin tarihinde kesinleşen 2003/840 Esas-2004/598 karar sayılı ilamı gereğince davalı M.. Y..’dan alacaklı olup bu konuda borçlu hakkında yaptıkları icra takiplerinin tazminat alacağına ilişkin 2005/2648 yinelenmekle 2009/435, nafaka alacağına ilişkin 2003/7413 sayılı takip dosyaları devam ettiği, 2009/435 sayılı takip dosyasından haciz konulan taşınmaz hakkında davalı borçlu Metin’in meskeniyet iddiasında bulunduğu ve açtığı davanın tarihinde kabul edildiği, dava konusu muvazaalı olduğu iddia edilen tanzim vadeli TL’lik senedin davacıların alacağından sonra düzenlendiği, davalı İsmail tarafından tarihinde Adana Müdürlüğünün 2010/11134 sayılı dosyası ile takibe konulduğu, borçlu hakkındaki takibin zamanaşımına uğramasına rağmen itirazsız kesinleştiği, davalı borçlunun meskeniyet iddiasında bulunduğu taşınmazın davalı İsmail tarafından yapılan takip nedeniyle haczedilip tarihinde satılmasına ve satış bedelinin davalı İsmail’e ödenmesine rağmen borçlu Metin’in buna itiraz etmediği, dava konusu senede ilişkin davalılar arasında ticari ilişki olduğunun iddia ve ispatlanamadığı; maddi ve hukuki olgulardan davalılar arasındaki senedin ve bu senede istinaden yapılan icra takibinin muvazaalı olduğu anlaşıldığından davanın kabulü ile dava konusu senedin ve icra takibinin davacıların alacak ve fer’ileriyle sınırlı olarak iptaline, 2010/11134 sayılı takip dosyasından davalı İsmail’e yapılan ödemelerin tahsili ile davacılara takip konusu alacak ve fer’ileriyle sınırlı olarak ödenmesine karar verilmesi gerekirken dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmeyen gerekçeyle davanın reddini isabetli görülmemiştir. SONUÇ Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı M.. Y.. vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ve davalı M.. Y..’a geri verilmesine gününde oybirliğiyle karar verildi. 17. Hukuk Dairesi 2013/7947 E. , 2014/15062 K.
9. Hukuk Dairesi 2017/28277 E. , 2018/1197 K. "İçtihat Metni" .... DAVA Davalı vekili tarafından verilen 13/07/2017 tarihli dilekçede Dairemizin 09/05/2017 tarih, 2017/19114 K. Sayılı temyizin süresinde yapılmadığından davalının temyiz talebinin reddi kararının maddi hataya dayalı olarak verildiği ileri sürülerek kararın ortadan kaldırılması ve hükmün bozulmasına karar verilmesi talep olunmuştur. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü Mahkemenin 16/03/2016 tarihli kısa kararı akabinde davalı vekilinin 17/03/2016 tarihinde süre tutum dilekçesi verdiği, ancak 17/03/2016 tarihinde verilen süre tutum dilekçesinin sehven 17/03/2017 tarihinde verilmiş gibi değerlendirilerek davalının temyiz talebinin reddine karar verilmesinin maddi hataya dayandığı anlaşılmakla Dairemizin 09/05/2017 tarih, 2017/19114 E. 2017/8235 Karar Sayılı belirtilen kararının ORTADAN KALDIRILMASINA karar vermek gerekmiştir Dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü Y A R G I T A Y K A R A R I Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 25/01/2018 gününde oybirliği ile karar verildi. .....
YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ E. 2007/894 K. 2007/1729 T. • GARAJDAN ÇALINAN ARAÇ Şirket Çalışanının Araç Anahtarını Araç Üzerinde Bırakmak Suretiyle Aracın Çalınmasında Gereken Tedbiri Almadığı – Davacı Sigorta Şirketinin Sorumlulara Rücu Edebileceği • KASKO SİGORTASINA DAYALI RÜCUAN TAZMİNAT Şirket Çalışanının Araç Anahtarını Araç Üzerinde Bırakmak Suretiyle Aracın Çalınmasında Gereken Tedbiri Almadığı – Davacı Sigorta Şirketinin Sorumlulara Rücu Edebileceği • YARGILAMA GİDERLERİNDEN SİGORTA ŞİRKETİNİN SORUMLULUĞU Poliçe Limiti İle Sınırlı Olarak Sorumlu Olan Davalı Sigorta Şirketinin Yargılama Giderlerinden Poliçe Limitinin Tazminata Oranı Dahilinde Sorumlu Tutulması Gerektiği 2918/m. 104 6762/m. 1301 818/m. 55 ÖZET Davacı tarafın, kasko sigortalı aracının davalı şirketin işlettiği garajdan çalındığı iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkin davada; şirket çalışanının araç anahtarını araç üzerinde bırakmak suretiyle aracın çalınmasında gereken tedbiri almamış bulunmasına ve olayın gerçekleşme biçimine göre, davacı sigorta şirketinin sorumlulara rücu etmesine engel bir durum bulunmamaktadır. Poliçe limiti ile sınırlı olarak sorumlu olan davalı sigorta şirketinin, yargılama giderlerinden poliçe limitinin tazminata oram dahilinde sorumlu tutulması gerekir. DAVA Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü KARAR Davacı vekili, müvekkili şirkete kasko sigortalı 34 … 5025 plakalı aracın, davalının işlettiği garajdan çalındığını belirterek, YTL tazminatın ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir. Davalı İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili, müvekkilinin işleticisi olduğu garajda her türlü güvenlik önlemlerinin alındığını, kusurları olmadığını, işyerinin davalı İ. Sigorta hırsızlık eylemlerine karşı sigortalı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı İ. Sigorta vekili, davanın yetkili Kadıköy Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, tazminatın poliçe kapsamı dışında kaldığını, faiz başlangıcının yasal olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller, benimsenen bilirkişi raporu gereğince davanın kısmen kabulü ile YTL tazminatın ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline, davalı İ. Sigorta YTL poliçe teminatıyla sınırlı olarak sorumluluğuna, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. 1- Mahkemece toplanıp değerlendirilen delillere, özellikle oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen tazminata ilişkin hesaplamanın usul ve yasaya uygun bulunmasına, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 104-107. ve Borçlar Kanunu’nun 55. maddesi uyarınca aracı onarım ve bakım için teslim alan kurum veya kişinin motorlu aracı teslim edene amacına uygun biçimde aynen iade etmekle yükümlü bulunmasına, keza Borçlar Kanunu’nun 55. maddesinde düzenlendiği biçimde adam çalıştıran kimsenin çalıştırdığı kişilerin hizmetlerini ifa ettikleri sırada sebep oldukları zararlardan sorumlu sayılmasına, somut olayda şirket çalışanının araç anahtarını araç üzerinde bırakmak suretiyle aracın çalınmasında gereken tedbiri almamış bulunmasına, olayın gerçekleşme biçimine göre sigorta şirketinin sorumlulara rücu etmesine engel halin bulunmamasına, davalı İnş. San. ve Tic. Ltd. Şirketi’nin tüm, davacı ve davalı İ. Sigorta aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Davalı İ. Sigorta YTL poliçe limitiyle sorumlu tutulduğundan, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinden poliçe limitinin tazminata oranı dahilinde sorumlu tutulması gerekirken, diğer davalılarla birlikte tamamından sorumlu tutulması, hükmedilen tazminat üzerinden davacı yararına vekalet ücretinin eksik hesaplanması doğru değil, bozma nedeni ise de, bu yanılgıların giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirmediğinden hüküm fıkrasının 2 numaralı bendinin sonuna, “davalı İ. Sigorta poliçe limitinin tazminata oranı dahilinde sorumlu tutulmasına” tümcesinin eklenmesine, 5 numaralı bendindeki “ YTL” rakamı yerine “ YTL” rakamının yazılmasına ve “verilmesi” kelimesinden sonra “davalı İ. Sigorta poliçe limitinin tazminata oranı dahilinde sorumlu tutulmasına” tümcesinin eklenmesine ve hükmün HUMK’nın 438/7. maddesi gereğince düzeltilmiş bu şekliyle onanmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı İnş. San. Ltd. Şti.’nin tüm, davacı ve davalı İ. Sigorta Şirketi’nin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, YTL kalan onama harcın temyiz eden davalı İnş. San. Tic. Ltd. Şti.’den alınmasına, YTL kalan onama harcın davacıdan alınmasına; YTL fazla alınan peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, gününde oybirliğiyle karar verildi.
9. Hukuk Dairesi 2016/15711 E. , 2018/9665 K. "İçtihat Metni" MAHKEMESİ ASLİYE HUKUK İŞ MAHKEMESİ YARGITAY KARARI Davacı kararın temyizinden sonra tarihli imzalı dilekçe ile davadan feragat ettiğinden, feragat konusunda bir karar verilmek üzere hükmün BOZULMASINA karar vermek gerekmiştir. SONUÇ Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 03/05/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ E. 2016/270 K. 2016/1398 T. DAVA 12-…13-… 14-… İHBAR OLUNAN …. Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı … şirketi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü KARAR Davacı … şirketi vekili; dava dışı…’nin müvekkili nezdinde ticari paket sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, tarihinde, sigortalı işyerine ait deponun tavan yüzeyinden geçen pis su giderinin dirsek kısmından çıkması sonucu akan suların depoda bulunan emtialara sirayet ederek hasara neden olduğunu, hasar sebebiyle müvekkilinin sigortalısına TL ödediğini ve davalıdan tahsili için…. Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalıların itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, vaki itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar vekili; davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; pis su giderlerinin dirsek kısımlarının zamanla açılması veya çıkması sonucu su sızıntısına sebep olmasının beklenebilir bir durum olduğu, dava dışı sigortalı… Mobilyanın apartmanın pis su giderlerinin bulunduğu bodrum katını kiralayarak depo olarak kullanmakla bu riski göze aldığı, davacının sigortalısının dirseklerdeki çıkma belirtilerini ve sızıntıları fark edip dirsekleri veya bilezikleri değiştirmesi gerektiği ancak davacı şirket sigortalısının gerekli özeni göstermeyerek su giderindeki akıntının meydana gelmesine ve zararın oluşmasına sebep olduğu bu sebeple hasardan tamamen kendisinin sorumlu olduğu, olayda davalı kat maliklerinin her hangi bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı … şirketi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, işyeri sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. Bina malikinin sorumluluğu 818 Sayılı BK.’nun 58.6098 Sayılı TBK. madde 69 maddesine, kat maliklerinin ortak tesislerden sorumluluğu ise bu genel hüküm ile birlikte Kat Mülkiyeti Kanununun 20. maddesine dayanmaktadır. BK.’nun 58. madde 6098 Sayılı TBK. madde 69 hükmü uyarınca, bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür. Bu maddedeki sorumluluk, objektif özen yükümlülüğüne aykırılıktan doğan ağırlaştırılmış bir kusursuz sorumluluk halidir. Diğer yandan özel hukuk sorumluluğu bakımından her zaman kusur kast veya ihmal unsurlarının bulunması zorunlu değildir. Bu gibi hallerde, zararın, hukuka aykırı bir davranıştan doğması yani objektif koşulun gerçekleşmesi yeterli olup, ayrıca subjektif koşula yani kusura ihtiyaç yoktur. Özellikle kusursuz sorumluluk hallerinde durum böyledir. Zarar, ihmalden de kaynaklanabilir ve ihmali bulunanlar da zarardan sorumlu olur. Kat Mülkiyeti Kanununun 20/1-b maddesine göre “Ana gayrimenkulün sigorta primlerine ve bütün ortak yerlerin bakım, koruma ve onarım giderleri ile yönetici aylığı gibi diğer giderlere ve ortak tesislerin işletme giderlerine ve giderler için toplanacak avansa kendi arsa payı oranında katılmakla yükümlüdür.”Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya bakılacak olursa; hasara neden olan olayın meydana geldiği tarihinde yapılan ekspertiz incelemesinde, sigortalıya ait riziko adresindeki deponun tavan yüzeyinden geçen pis su giderinin dirsek kısmından çıkması sonucu akan suların depoda bulunan emtialara sirayet ettiği ve hasara neden olduğunun belirlendiği; mahkemece icra edilen keşif sonrası inşaat mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen raporda; “… keşifte yaptığımız incelemeler ve ekspertiz fotoğraflarının incelenmesi neticesinde; sigortalı tarafından kullanılan bodrum kat tavan bölümünden apartmanın mutfak pis su giderlerinin bağlandığı ortak pis su tesisatının geçtiği, hasarın ortak tesisattan kaynaklandığı, sigortalının kiracısı olduğu ve depo olarak kullandığı bodrum katın tavan yüzeyinden geçen pis su giderinin dirsek kısmından çıkması sonucu akan suların depoda bulunan mobilya emtiasına sirayet etmesi sonucu hasarın meydana geldiği” tespitinin yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, hasara neden olan su sızıntısının ortak tesisattan kaynaklandığı sabit olduğuna göre, davalı kat maliklerinin hasardan sorumlu olduğu göz ardı edilerek, hatalı değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ Yukarıda açıklanan sebeplerle davacı … şirketi vekilinin temyiz itirazının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istenmesi halinde temyiz eden davacı … şirketine iadesine, tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
yargıtay 17 hukuk dairesi kararları